IB ESS HL Environmental Ethics: Anthropocentrism, Biocentrism, Ecocentrism
Bir ormanın kesilmesine “evet” ya da “hayır” demek kolay görünebilir, ama IB Environmental Systems and Societies (ESS) içinde önemli olan kararın kendisi değil, neden o
Arabayla giderken, yan şeritteki arabayı geçtiğinde hızların nasıl toplandığını çok iyi hissedersin; sen 80 km/s ile gidiyorsan, yanından 90 km/s ile geçen araba sana göre 10 km/s daha hızlı görünür, bu gayet normal gelir. Peki aynı mantığı ışık hızı için uygulamaya kalktığında neden her şey tuhaflaşıyor?
Elinde bir el feneri olduğunu hayal et, sen de fenerin tuttuğu yöne doğru koşuyorsun, günlük sezgiyle “Ben koşuyorum, ışık da benden ileri gidiyor, o zaman ışık bana göre biraz daha hızlı olmalı” demek istersin. Special Relativity ise sana sakin bir şekilde, “Hayır, sen ne kadar hızlı koşarsan koş, boşluktaki light speed her zaman aynı c değerinde kalır” der ve bütün sezgilerini sarsar.
IB Physics (HL) müfredatındaki Topic A.5 Special Relativity tam olarak bu kırılma noktasından başlar, “constancy of the speed of light” fikrini kabul ettiğinde, zamanın yavaşlaması (time dilation), uzunlukların kısalması (length contraction), aynı anda olan olayların gözlemciye göre değişmesi (relativity of simultaneity) ve en sonunda birleşik bir spacetime bakış açısına nasıl geçtiğimizi adım adım gösterir. Bu yazı, aşırı teknik formüllere boğulmadan, ama IB Physics sınavında kullanabileceğin kadar net kavramlarla seni bu yolculuğa taşımak için burada.
Önce tamamen günlük dünyada kalalım. Bir trenin içinde yürüdüğünü düşün. Tren raylara göre 60 km/s gidiyor, sen de trenin içinde ileriye doğru 5 km/s hızla yürüyorsun. Rayların yanında duran biri için senin hızın yaklaşık 65 km/s olur, yani hızlar basitçe toplanır.
Bu bakış açısında “Galilean relativity” geçerlidir. Kısaca şunu söyler: Fizik kanunları, düzgün ve sabit hızla giden (inertial frame) tüm referans sistemlerinde aynıdır, fakat pozisyonlar birbirine göre kayar, zaman ise herkes için aynıdır. Yani, bir gözlemciden diğerine geçerken “x koordinatı trenin hareketine göre değişir, ama t, yani zaman, tüm gözlemciler için ortak ve evrensel kabul edilir.”
Bu yaklaşımda:
Uzun süre fizikçiler de evreni tam olarak böyle hayal etti, çünkü arabalar, trenler, at arabaları gibi örneklerde hata payı çok küçük kalıyordu. Sorun, ışığın bu kurallara uymayı reddettiği yerde başladı.
Einstein, Special Relativity için iki temel postulate (ön kabul) ortaya koydu ve IB Physics Topic A.5 tam olarak bunların etrafında döner:
İkinci madde ilk bakışta akla pek yatmıyor. Şöyle bir sahne hayal et: Sen ileri doğru koşuyorsun, karşından da bir el feneri sana doğru ışık tutuyor. Günlük sezgin, “Işık zaten çok hızlı, ben de ona doğru koşuyorum, o zaman ışığın hızını c artı benim hızım olarak ölçmeliyim” der. Fakat Special Relativity, senin hangi hızla gittiğine bakmadan, ışığın hızını her zaman c olarak ölçeceğini söyler.
Yani:
ölçtüğün light speed her zaman aynı c olur. Bu sonuç, klasik “hızlar toplanır” kuralının yüksek hızlarda artık geçerli olmadığını açıkça gösterir; IB kitabında gördüğün relativistic velocity addition formülü tam da bu yüzden devreye girer, ama burada matematik detayına girmeden, sadece şunu aklında tutman yeterli: Artık hızlar basitçe toplanmaz.
Bu yeni bakış açısını, daha geometrik ve örnekli görmek istersen, University of California San Diego’nun hazırladığı Funky Relativity Concepts notları hoş bir ek kaynak olabilir.
Işık hızını sabit tutmak için evrenin “neyi feda ettiğini” sorarsan, cevabı net: zamanın evrensel olması fikrini.
Time dilation kavramının kalbinde basit bir düşünce deneyi var. Sadece yukarı aşağı giden bir ışık darbesiyle çalışan bir “light clock” hayal et. Saatin yanında duran gözlemci, ışığın ayna arasında gidip gelme süresini en kısa zaman olarak ölçer, IB dilinde bu süre “proper time” yani Δt₀ olarak adlandırılır.
Aynı saat sana göre yatay yönde çok hızlı hareket ediyorsa, ışığın izlediği yol artık sadece yukarı aşağı değil, eğik bir üçgen yol haline gelir, yani ışık daha uzun bir yol kateder. Işık hızı her zaman c olduğuna göre, daha uzun yol, daha uzun süre anlamına gelir. Bu yüzden hareket eden saatin zaman aralıkları, dışarıdaki gözlemci için daha uzun görünür. IB formül kitabında yazan Δt = γ Δt₀ ilişkisinde, γ (gamma) birden büyük bir sayı olur ve hız büyüdükçe γ da büyür, böylece hareket eden saatin ölçtüğü olay süreleri uzar.
Bu etki o kadar gerçek ki, fantastik “twin paradox” hikayesi bile bilimsel bir tartışma konusu olmuştur. Bir ikiz çok hızlı bir uzay gemisiyle gidip geri dönerse, gemideki saatlerin time dilation nedeniyle daha yavaş işlemesi sonucu, gemide kalan ikiz daha az yaşlanır. Burada küçük bir detay var, yolculuk yapan ikiz hızlanma ve yavaşlama yaşadığı için tamamen simetrik bir durum yoktur, ama IB seviyesinde bilmen gereken ana fikir şudur: Yüksek hızda hareket eden saat, dışarıdaki gözlemciye göre daha yavaş çalışır.
Bu sadece teorik bir masal değil. Cosmic ray muon’ları ile yapılan klasik deneyler time dilation’ı doğrudan ölçüyor. Normalde çok kısa ömürlü olan muon’lar, üst atmosferden yere kadar gelebilecek kadar “fazla uzun yaşar”. New Mexico Üniversitesi’nden paylaşılan Frisch ve Smith deneyinin notları, muon’ların zaman genişlemesini güzelce özetler, istersen bu PDF’e göz atabilirsin. Aynı konuyu daha sade grafiklerle görmek için Georgia State University’nin hazırladığı HyperPhysics sayfasındaki muon deneyini incelemek de çok yardımcı olur.
Bir başka pratik örnek de GPS uyduları. Uydulardaki atomik saatler hem yüksek hızlarından dolayı Special Relativity time dilation etkisine, hem de yerçekimi farkından dolayı General Relativity etkisine maruz kalır. Mühendisler bu farkları düzeltmese, telefonundaki harita birkaç dakika içinde kilometrelerce kayar.
Time dilation, “süreler” ile ilgiliydi. Relativity of simultaneity ise “aynı anda olmuş gibi görünen olayların sırası” ile ilgilidir ve çoğu IB Physics öğrencisinin kafasını karıştıran nokta tam da burasıdır.
Klasik tren ve platform örneğini düşün. Düz bir ray üzerinde duran bir platform var, rayların tam ortasında da bir tren duruyor olsun. Rayların iki ucuna aynı anda yıldırım düştüğünü kabul edelim. Platformdaki gözlemci, ortada durduğu için iki taraftan gelen ışığı aynı anda görür ve “Yıldırımlar aynı anda çaktı” der.
Şimdi ikinci gözlemciyi, trenin ortasında ve trenle birlikte sağa doğru hareket ederken hayal et. Yıldırımlar yine raylara göre aynı anda çaksın. Işık hızı her iki gözlemci için de aynı c olduğuna göre, tren sağa giderken, trenin ön tarafındaki yıldırım ışığına doğru hareket eder, arka taraftaki ışığa ise adeta “kaçıyormuş” gibi davranır. Bu yüzden, tren içindeki gözlemci, öndeki yıldırımın ışığını arka taraftakinden önce görür ve “Öndeki yıldırım daha önce çaktı” sonucuna ulaşır.
Buradaki kilit nokta şu: Yıldırımların çakma anı, yani “simultaneity”, farklı inertial frame’lerde farklı yorumlanır. IB Physics sorularında sıkça geçen “simultaneous in one frame but not in another” ifadesi tam olarak bunu anlatır. Türkçe olarak, “Bir referans sisteminde aynı anda gerçekleşen olaylar, başka bir referans sisteminde aynı anda gerçekleşmiş sayılmaz” diyebiliriz.
Bu fikir ilk bakışta rahatsız edici olabilir, çünkü günlük hayatta kullandığımız saatler ve hızlar bu kadar hassas farkları göstermez. Ama light speed gerçekten sabitse, hangi ışığın hangi gözlemciye ne zaman ulaştığı, gözlemcinin hareketine bağlı olur ve evren de buna göre davranır.

Photo by Mikhail Nilov
Zaman farklı akıyorsa, uzay ölçümleri de bundan bağımsız kalamaz. Length contraction, hareket eden cisimlerin hareket yönündeki uzunluğunun, dışarıdaki gözlemciye daha kısa görünmesi anlamına gelir.
Burada da “proper length” kavramı devreye girer. Proper length (L₀), cisimle birlikte giden, yani cisme göre duran gözlemcinin ölçtüğü en büyük uzunluktur. Örneğin, bir trenin içindeysen ve metreyle trenin boyunu ölçüyorsan, bulduğun değer trenin proper length’idir. Dışarıda, peronda duran gözlemci ise hızlı geçen trenin boyunu daha kısa ölçer, buna da kısalmış uzunluk (moving length, L) diyebiliriz.
IB formülünde sözel olarak ifade edersek, hareket halindeki cismin boyu, proper length değerinin gamma’ya bölünmüş hali gibi davranır, yani γ büyüdükçe L küçülür. Bu yüzden, ışık hızına çok yaklaşan bir uzay gemisi, dışarıdaki gözlemciye göre hareket yönünde sıkıştırılmış gibi görünür, ama geminin içindeki astronotlar kendi gemilerini her zamanki tam uzunluğunda görmeye devam eder.
IB Physics sınavlarında sıkça karşına çıkan thought experiment örnekleri de bu etkiye dayanır:
Burada time dilation ve relativity of simultaneity birlikte çalışır. Olayları doğru yorumlamak için, her zaman “Hangi ölçüm hangi frame’e ait?” sorusunu kendine sorman, IB sorularında sana ciddi avantaj kazandırır.
Special Relativity ilerledikçe, “3 boyutlu space ve 1 boyutlu time”ı ayrı ayrı düşünmek yerine, bunları tek bir 4 boyutlu yapı içinde, yani spacetime içinde birleştirmek çok daha mantıklı hale gelir. Farklı inertial frame gözlemcileri, bir olayın x, y, z koordinatlarını ve t zamanını farklı ölçebilir, ama bu değerlerden belirli bir birleşik ifade olan spacetime interval aynı kalır. IB syllabus’ta bu sabit büyüklük için “invariant” kelimesi kullanılır.
Spacetime interval, “Aradaki mesafenin hem uzaysal hem zamansal bileşenlerini birlikte düşünürsek, tüm gözlemciler aynı değeri bulur” fikrinin matematiksel halidir. Aynı şekilde, bir parçacığın “world line”ı, spacetime diyagramında izlediği yolu anlatır. Diyagramı gözünün önüne getirmek için, dikey eksene time, yatay eksene de space koyduğunu düşün. Dünya’da duran biri için, bir sokak lambası neredeyse dik bir world line çizer, çünkü konumu çok az değişir. Işık ise ışık konisi boyunca, 45 dereceye yakın bir çizgi gibi görünür. Hız arttıkça world line’ın eğimi değişir ve farklı referans sistemleri bu diyagramı farklı şekilde keser.
Bu konuların daha matematik tarafını merak edersen, University of California, Berkeley’nin hazırladığı Introduction to Tensor Analysis notlarında, koordinat dönüşümleri ve invariant büyüklüklerin nasıl korunduğuna dair güzel bir temel bulursun. Electromagnetic theory içinde ışık hızının nereden çıktığını görmek için de University of Tennessee’nin Classical Electromagnetic Theory ders notları oldukça öğreticidir.
IB Physics HL sınavlarında ve Internal Assessment çalışmalarında, Special Relativity ile ilgili bazı klasik tuzaklar tekrar tekrar karşımıza çıkar. Bunları önceden bilmek, Grade Boundary çizgisine yaklaşırken ciddi fark yaratır.
Bu hataları azaltmanın en iyi yolu, her problemi çözerken önce kısa bir cümleyle “Bu gözlemci ne görüyor, bu gözlemci hangi frame’de?” sorusuna kendince cevap yazmak, sonra formüle geçmek.
Special Relativity ve constancy of the speed of light teması, IB Physics Extended Essay ve Internal Assessment projeleri için de çok zengin bir alan. Uygulanabilir birkaç fikirden bahsedelim:
Bu tür projelerde, kaynak kalitesi Internal Assessment markscheme içinde ciddi rol oynar. .edu uzantılı üniversite ders notları, hem güvenilirlik hem de akademik derinlik açısından sana güçlü bir temel sağlar.
Başta basit görünen “light speed her yerde ve herkes için aynı olmalı” varsayımı, biraz kurcalandığında, zamanın ve uzayın aslında ne kadar esnek yapılar olduğunu gösteren güçlü bir çıkış noktası sunuyor. Sabit ışık hızını koruyabilmek için evren, time dilation ile hareket eden saatleri yavaşlatıyor, relativity of simultaneity ile “aynı anda” kavramını gözlemciye bağlı hale getiriyor ve length contraction ile hızlı cisimlerin boyunu hareket yönünde sıkıştırıyor; bütün bunlar da en sonunda birleşik bir spacetime fikrinde buluşuyor.
Bugün cosmic ray muon deneylerinden GPS uydularına kadar birçok sistem, bu etkilerin sadece soyut bir teori olmadığını, gerçekten ölçüldüğünü ve günlük hayat teknolojisine gömüldüğünü gösteriyor. Bir IB Physics öğrencisi için bu konuları anlamak, sadece sınavda birkaç puan daha almak ya da Grade Boundary çizgisini geçmek anlamına gelmiyor; aynı zamanda evrenin nasıl çalıştığına dair daha derin, daha gerçek bir bakış açısı kazandırıyor. Eğer bu yazı sende merak uyandırdıysa, bahsedilen .edu kaynaklarına gidip birkaç sayfa daha okumak, Special Relativity ile kurduğun ilişkiyi bambaşka bir seviyeye taşıyacaktır. Sonuçta, constancy of the speed of light fikrini kavradığında, zaman ve uzay senin için artık eski, sıradan kavramlar olmaktan çıkar.
Bir ormanın kesilmesine “evet” ya da “hayır” demek kolay görünebilir, ama IB Environmental Systems and Societies (ESS) içinde önemli olan kararın kendisi değil, neden o
Bir nehri kirleten fabrikanın bacası sadece duman mı çıkarır, yoksa görünmeyen bir fatura da mı üretir? IB ESS’de environmental economics, tam olarak bu görünmeyen faturayı
Bir nehre atılan atık, bir gecede balıkları öldürebilir, ama o atığın durması çoğu zaman aylar, hatta yıllar alır. Çünkü çevre sorunları sadece “bilim” sorusu değil,
Şehirde yürürken burnuna egzoz kokusu geliyor, ufuk çizgisi gri bir perdeyle kapanıyor, bazen de gözlerin yanıyor; bunların hepsi urban air pollution dediğimiz konunun günlük hayattaki
Şehir dediğimiz yer, sadece binalar ve yollardan ibaret değil, büyük bir canlı organizma gibi sürekli besleniyor, büyüyor, ısınıyor, kirleniyor, bazen de kendini onarmaya çalışıyor. IB
IB ESS Topic 8.1 Human populations, insan nüfusunun nasıl değiştiğini, bu değişimin nedenlerini ve çevre üzerindeki etkilerini net bir sistem mantığıyla açıklar. Nüfusu bir “depo”
Bir gün marketten eve dönüyorsun, mutfak tezgahına koyduğun paketli ürünlerin çoğu, aslında üründen çok ambalaj gibi görünüyor. Üstüne bir de dolabın arkasında unutulan yoğurt, birkaç
Evde ışığı açtığında, kışın kombiyi çalıştırdığında ya da otobüse bindiğinde aslında aynı soruyla karşılaşıyorsun, bu enerjiyi hangi kaynaktan üretiyoruz ve bunun bedelini kim ödüyor? IB
Bir musluğu açtığında akan su, markette aldığın ekmek, kışın ısınmak için yaktığın yakıt, hatta telefonunun içindeki metal parçalar; hepsi natural resources (doğal kaynaklar) denen büyük
Gökyüzüne baktığında tek bir “hava” var gibi görünür, ama aslında atmosfer kat kat bir yapı gibidir ve her katın görevi farklıdır. IB Environmental Systems and