IB ESS’te Succession Nedir ve Nasıl Test Edilir?
Yıllar önce yanmış, simsiyah bir ormanı hayal et. Ağaçlar yok olmuş, yer yer kül ve çıplak toprak görünüyor. Sonra yıllar geçiyor; önce minik otlar çıkıyor,
IB Environmental Systems and Societies içindeysen, ister öğrenci, ister öğretmen, ister veli ol, renewable resources ve non-renewable resources konusu senin için temel taşlardan biri olacak. 2026 first assessment ile gelen yeni syllabus, özellikle Topic 7: Natural Resources altında doğal kaynakları çok daha sistemli ve bağlantılı bir şekilde ele alıyor.
Gözünde şöyle canlandırabilirsin: Güneşten elektrik üreten bir solar power santrali ve elektrik üretmek için coal yakan bir termik santral düşün. Solar energy, güneş doğdukça tekrar tekrar gelen bir kaynak olduğu için renewable kabul ediliyor. Coal ise milyonlarca yılda oluştuğu ve kullandıkça azaldığı için non-renewable olarak geçiyor. IB ESS’in senden beklediği şey, sadece bu tanımı ezberlemen değil, bu iki seçimin çevresel, ekonomik ve sosyal sonuçlarını birlikte tartabilmen.
Bu yazıda, IB ESS syllabus’ında hangi yenilenebilir ve yenilenemez kaynakların geçtiğini, nasıl sınıflandığını ve bunların sınavda, Internal Assessment ve Extended Essay içinde nasıl karşına çıkabileceğini net ve pratik bir dille göreceksin.
Yeni syllabus’ta doğal kaynaklar ana olarak Topic 7: Natural Resources başlığı altında toplanıyor. Burada iki temel alt başlık var: 7.1 Resource Use in Society ve 7.2 Energy Sources. Bu iki alt başlık, hem kaynakların genel kullanımı hem de enerji kaynakları üzerine odaklanıyor.
7.1 Resource Use in Society içinde, toplumların doğal kaynakları nasıl kullandığı, consumption patterns, sürdürülebilirlik ve resource sustainability gibi kavramlar geçiyor. Kaynak kullanımındaki eşitsizlikler, ecological footprint ve farklı ülkelerin tüketim seviyeleri de bu bölümün parçası.
7.2 Energy Sources kısmı, doğrudan renewable ve non-renewable resources listesini, bunların avantaj ve dezavantajlarını, ayrıca energy security ve sustainability bağlantılarını içeriyor. Burada solar, wind, hydro, geothermal, biomass gibi yenilenebilirler ile fossil fuels ve nuclear energy birlikte ele alınıyor.
HL öğrencileri için bu başlıklar aynı kalıyor fakat HL lenses devreye giriyor. Özellikle economics, ethics ve environmental law lens’leri ile, örneğin nuclear energy veya large hydro dam projeleri ekonomik fayda, etik adalet ve yasal çerçeve açısından yorumlanıyor. Bu tür çok yönlü analizler, Grade Boundary çizgisinde seni yukarı taşıyabilecek cevapların temelini oluşturuyor.
Topic 7’nin genel amacı, insan toplumlarının doğal kaynakları bir sistemin parçası olarak nasıl kullandığını anlamanı sağlamak. Yani sadece “kaynak var, kullanıyoruz” değil, “bu kullanım çevre, ekonomi ve toplum üzerinde nasıl bir sistem etkisi yaratıyor” sorusuna cevap arıyorsun.
Bu topic içinde renewable resources ve non-renewable resources, sustainability merceği ile çerçeveleniyor. Örneğin bir exam question içinde senden şu tarz şeyler istenebilir:
Yani Topic 7, hem tanım hem de değerlendirme (evaluate) becerilerini aynı anda ölçen sorular için bir zemin oluşturuyor.
Topic 7’yi tek başına okumaya çalıştığında bazı şeyler havada kalabiliyor. O yüzden syllabus, doğal kaynakları başka konularla da bağlı kuruyor.
Topic 2: Ecology and Ecosystems içinde energy flow ve trophic levels kavramları var. Burada biomass, güneşten gelen enerji ile büyüyen bitkiler ve onları yiyen hayvanlar üzerinden anlatılıyor. Biomass aynı zamanda bir renewable resource olduğundan, Topic 7’de enerji kaynağı, Topic 2’de ise ekosistem içi enerji depoları olarak tekrar karşına çıkıyor.
Topic 5: Land kısmında soil, agriculture ve land-use değişimleri işleniyor. Toprak, doğru tarım teknikleri ve erosion kontrolü ile pratikte renewable sayılabiliyor. Fakat yoğun ploughing, monoculture ve ormansızlaşma gibi süreçlerle soil structure bozulduğunda, toprak oluşumu çok yavaş olduğu için fiilen non-renewable gibi davranıyor. Bu bakış açısı, sustainable agriculture örneklerini değerlendirirken çok işine yarıyor.
Topic 6: Atmosphere and Climate Change ise fossil fuels ve greenhouse gas emissions bağlantısını öne çıkarıyor. Coal, oil ve natural gas kullanımı, CO2 ve diğer greenhouse gases emisyonları ile global climate change’i hızlandırıyor. Topic 7’de “hangi enerji kaynağı daha sustainable” sorusuna cevap verirken, Topic 6’daki climate science bilgisini beraber kullanman bekleniyor. Bu tekrar değil, entegrasyon ve sistem düşüncesi.
Basit tanım ile başlayalım. Renewable resources, doğal süreçlerle insan zaman ölçeğinde kendini yenileyebilen ya da yeniden oluşabilen kaynaklardır. Yani bir insan ömrü ve birkaç kuşak içinde tekrar kullanılabilir hale gelirler, tabii ki aşırı sömürülmezlerse.
Syllabus’ta özellikle şu gruplar öne çıkıyor: solar energy, wind energy, hydro power, geothermal energy, biomass ve koşullu şekilde water resources, forests, soil gibi sistemler. Daha teknik çevresel etkileri merak ediyorsan, ABD Enerji Bakanlığı tarafından hazırlanan ayrıntılı Energy Technologies & the Environment raporu bu konuda zengin bir genel çerçeve sunuyor.
Solar energy, güneş ışığını doğrudan elektrik veya ısıya çeviren sistemleri kapsıyor. IB ESS bağlamında iki temel teknoloji bilmen yeterli oluyor: photovoltaic (PV) paneller ve solar thermal sistemler.
Avantajlara baktığında, solar power neredeyse her yerde kullanılabiliyor, kullanım sırasında direct emissions üretmiyor ve küçük rooftop sistemlerden büyük solar farm projelerine kadar ölçeklenebiliyor. Dezavantaj olarak intermittency problemi (gece ve bulutlu hava), geniş alan ihtiyacı ve yüksek ilk yatırım maliyeti karşına çıkıyor.
Exam içinde sıkça “compare solar energy and coal” gibi soru kalıpları görebilirsin. Burada, tanım verdikten sonra emissions, sustainability, energy security ve economic cost gibi başlıklarda net karşılaştırma yapman bekleniyor. Hem avantajları hem de sınırlılıkları yazmak, sana daha yüksek band getirir.
Wind energy, büyük wind turbines ile rüzgarın kinetik enerjisini elektriğe çeviriyor. Hydro power ise barajlar veya run-of-river sistemlerinde suyun potansiyel ve kinetik enerjisini kullanarak elektrik üretiyor. Aslında her ikisi de güneş kaynaklı enerji akışlarına dayanıyor, çünkü rüzgar da su döngüsü de güneş enerjisi ile sürdürülüyor.
Pozitif taraflarda, kullanım sırasında low emissions, fuel cost olmaması ve özellikle hydro power için yüksek güvenilirlik öne çıkıyor. Ancak trade-off’lar da net: wind farms habitat fragmentation, noise ve visual impact yaratabiliyor, hydro dams ise fish migration üzerinde baskı kurabiliyor, büyük alanları sular altında bırakıp insanların yer değiştirmesine yol açabiliyor.
IB ESS exam sorularında, bu tür kaynaklar için genelde “advantages and disadvantages” yaklaşımı kullanılıyor. Cevaplarında sadece “temiz” demek yerine, low greenhouse gas emissions, fakat local ecological impacts gibi daha dengeli ifadeler kullanman bekleniyor.
Geothermal energy, Earth’s internal heat kullanılarak elektrik ve ısı üretimi yapılan sistemleri kapsıyor. Özellikle Iceland gibi jeotermal potansiyeli yüksek ülkeler, bu kaynağı geniş ölçekte kullanıyor. Fakat burada önemli bir nokta var: jeotermal kaynaklar her yerde bulunmuyor, coğrafi olarak sınırlı ve bazı alanlarda overuse, rezervuar baskısı yaratabiliyor.
Biomass tarafında ise wood, agricultural waste ve biofuels gibi örnekler syllabus’ta geçiyor. Biomass genelde carbon neutral olarak anlatılıyor, çünkü yanan bitkiler hayatları boyunca atmosferden CO2 alıyor. Fakat bu, “sıfır emisyon” demek değil, özellikle transport ve combustion süreçlerinde hala emisyonlar var. Ayrıca ormanların hızlı kesilip yavaş büyüdüğü durumlarda, biomass kullanımı bile sürdürülebilir olmaktan çıkabiliyor.
Burada ana fikir şu oluyor: Bir kaynak teorik olarak renewable olabilir, ama kötü yönetim ve overexploitation sonucu pratikte non-renewable gibi davranabilir. Bu bakış açıları, daha akademik örnekler üzerinden Renewable Energy and the Environment gibi çalışmalarla da destekleniyor.
Water resources, forests ve soil gibi sistemler için conditional renewable yaklaşımı işleniyor. Yani bu sistemler, iyi yönetildiklerinde yenilenebilir, kötü yönetildiklerinde ise uzun süreli ya da kalıcı kayıplara yol açabiliyor.
Örneğin bir orman, sustainable logging ve reforestation ile renewable kabul ediliyor. Ağaç kesimleri yeniden ağaçlandırma ile dengelenirse, orman ekosistemi işlevini sürdürebiliyor. Fakat clear-cutting, yoğun yangınlar ve habitat fragmentation sonucunda, ekosistem kendini toparlayamıyor ve ormanın biodiversity’si geri gelmeyebiliyor.
Soil formation ise çok yavaş gerçekleşiyor. Bu yüzden yanlış tarım teknikleri, overgrazing ve erosion, soil’i pratikte non-renewable gibi gösteriyor. Topic 5: Land içinde gördüğün soil conservation stratejileri, burada renewable statüsünü korumak için önemli rol oynuyor.
Bu bölüm, sana “kaynak” denince sadece enerji türlerini değil, tüm ekosistem bileşenlerini bir sistem olarak düşünmeyi hatırlatıyor.
Non-renewable resources, insan ömrü ve tarihsel zaman ölçeği içinde kendini yenilemeyen ya da çok yavaş yenilenen kaynaklardır. Kullanıldıkça stokları azalır ve pratikte tükenecekleri kabul edilir. Syllabus bu başlık altında üç ana gruba odaklanıyor: fossil fuels, nuclear energy (uranium) ve metal ores / mineral resources.
Aşağıdaki tablo, hızlı tekrar için işine yarayabilir:
| Kaynak türü | Örnekler | ESS açısından kilit nokta |
|---|---|---|
| Fossil fuels | Coal, oil, natural gas | High emissions, climate change bağlantısı |
| Nuclear fuels | Uranium | Low-carbon electricity, radioactive waste |
| Metal ores / minerals | Iron ore, bauxite, lithium | Non-renewable stok, recycling ve depletion |
Coal, crude oil ve natural gas, eski biomass’ın milyonlarca yıl boyunca pressure ve heat altında dönüşmesiyle oluşuyor. Bu yüzden insan zaman ölçeğinde yenilenmiyorlar ve net şekilde non-renewable olarak sınıflanıyorlar.
IB ESS içinde fossil fuels, energy security, economic development ve environmental impact başlıkları açısından merkezi bir konu. Birçok ülke için ucuz, güvenilir ve mevcut altyapıya uygun bir enerji kaynağı oldukları için, kısa vadede kolay bırakılmıyorlar. Fakat combustion sırasında CO2, SO2, NOx ve particulates gibi kirleticiler ortaya çıkıyor ve bunlar hem local air pollution hem de global climate change üzerinde etkili oluyor.
Exam cevaplarında, extraction, transport, combustion ve waste aşamalarını birlikte düşünmen, yani life-cycle yaklaşımı kullanman bekleniyor. Örneğin coal için sadece plant emisyonlarını değil, mining sırasında oluşan habitat destruction ve acid mine drainage etkilerini de kısaca anabilirsin.
Nuclear energy, nuclear fission süreçleriyle uranium fuel rods içindeki atomların parçalanması sonucu ortaya çıkan ısıyı kullanıyor. Bu ısıdan elde edilen steam, türbinleri döndürerek electricity üretiyor. Kullanım sırasında CO2 emisyonu çok düşük olduğu için low-carbon electricity kaynağı olarak sunuluyor.
Buna rağmen uranium cevherleri sınırlı, mining gerektiriyor ve bu nedenle ESS syllabus’ında non-renewable olarak geçiyor. Ayrıca radioactive waste uzun süreli storage gerektiriyor ve accidents veya proliferation risk gibi endişeler var.
Exam içinde “evaluate the sustainability of nuclear energy” tarzı sorularda, senden hem low-carbon avantajını, hem de uzun vadeli waste management ve accident risklerini aynı anda tartman bekleniyor.
Metal ores (örneğin iron ore, bauxite, copper ores) ve bazı critical minerals (lithium, rare earth elements gibi) jeolojik süreçlerle oluşuyor ve pratikte non-renewable kabul ediliyor. ESS syllabus’ın odak noktası ayrıntılı jeoloji değil. Ancak resource depletion, recycling ve circular economy kavramlarını anlamak için bu mineraller de sistemin parçası olarak ele alınıyor.
Örneğin electric vehicles ve battery production için lithium, cobalt veya rare earth elements gerekiyor. Yani renewable energy systems bile non-renewable mineral resources’a bağımlı olabiliyor. Bu, gerçek hayattaki sustainability tartışmalarının ne kadar karmaşık olabileceğini gösteriyor. Yüksek yenilenebilir enerji entegrasyonu ile ilgili daha teknik bir örnek görmek istersen, University of Arkansas’ta yapılmış Achieving High Renewable Energy Integration in Smart Grids tezi, enerji sistemlerinin mineral ve teknoloji bağımlılığını iyi özetliyor.
Renewable ve non-renewable resources bilgisini sadece tanım soruları için kullanırsan, potansiyelinin büyük kısmını boşa harcamış olursun. IB ESS, senden bu kavramları data analysis, case study ve uzun cevaplı evaluation sorularında kullanmanı bekliyor. Aynı bilgi, Internal Assessment ve Extended Essay içinde de güçlü research question’lar kurmana yardım ediyor.
Exam’de command terms çok önemli. Renewable ve non-renewable resources ile birlikte en sık göreceğin command terms şunlar olacak:
Cevaplarını üç parça halinde kurman işini kolaylaştırır: kısa bir girişte tanım ver, gövdede avantaj ve dezavantajları sistemli şekilde açıkla, kısa bir sonuç paragrafında ise kendi judgment’ını net ve gerekçeli biçimde yaz.
Internal Assessment, yerel bir soruyu bilimsel yöntemle incelemen için güzel bir fırsat. Renewable ve non-renewable resources bu konuda çok zengin bir alan sağlıyor. Örneğin:
Araştırma soruların mümkün olduğunca ölçülebilir olsun. Örneğin “To what extent does the share of renewable energy in X city’s electricity mix reduce CO2 emissions compared to a fossil-fuel dominated scenario?” gibi bir yapı iş görebilir.
Data toplarken hem primary data (anket, gözlem, basit ölçümler) hem de secondary data kullanabilirsin. Secondary data için resmi istatistiklerin yanında, üniversite raporları gibi kaynaklardan da yararlanabilirsin; örneğin enerji teknolojileri ve çevre ilişkisini daha iyi anlamak için Energy Technologies & the Environment gibi geniş raporlar fikir verebilir.
Extended Essay içinde ESS kategorisini seçiyorsan, research question’ın açık, odaklı ve environment ile society bağlantısını net kuran bir yapıda olması gerekiyor. Renewable ve non-renewable resources bu açıdan çok uygun bir tema.
Örnek fikirler:
Extended Essay’de de ana hedefin, gerçek bir case study üzerinden sistem düşüncesi kurmak olmalı. Yerel ya da bölgesel bir örnek seçmek, hem data erişimini kolaylaştırır hem de daha derin analiz yapmana izin verir.
Özetle, renewable ve non-renewable resources konusu, IB ESS 2026 first assessment için sadece Topic 7: Natural Resources içinde değil, Topic 2, Topic 5 ve Topic 6 ile birlikte tüm kursun iskeletini oluşturuyor. Enerjiyi, toprağı, suyu ve mineralleri tek tek değil, birbiriyle bağlantılı sistemler olarak okumayı öğrendiğinde, hem exam sorularında hem de gerçek hayattaki tartışmalarda çok daha güçlü argümanlar kurabiliyorsun.
Buradan sonra somut birkaç adım atabilirsin: syllabus dokümanını tekrar açıp kaynaklarla ilgili tüm anahtar terimleri işaretle, seçtiğin bir ülkenin energy mix’ini inceleyip renewable ve non-renewable oranlarını çıkar, aklındaki olası IA veya Extended Essay fikirlerini kısa notlar halinde bir sayfaya yaz. Bu konuyu sağlam öğrenmek, sadece yüksek Grade Boundary hedefi için değil, üniversitede seçeceğin bölümlerden ileride gireceğin işlere kadar pek çok kararda sana net bir bakış açısı kazandıracak.
Yıllar önce yanmış, simsiyah bir ormanı hayal et. Ağaçlar yok olmuş, yer yer kül ve çıplak toprak görünüyor. Sonra yıllar geçiyor; önce minik otlar çıkıyor,
Gezegenin her köşesinde habitatlar küçülüyor, türler kayboluyor ve iklim krizi yaşam alanlarını hızla değiştiriyor. Böyle bir ortamda biodiversity conservation artık sadece bilim insanlarının konusu değil,
Sabah okula giderken gri, sisli bir şehrin içinde yürüdüğünü düşün; maske takan insanlar, sürekli öksüren çocuklar, artan astım spreyleri. Bunlar artık uzak haber başlıkları değil,
IB Environmental Systems and Societies içindeysen, ister öğrenci, ister öğretmen, ister veli ol, renewable resources ve non-renewable resources konusu senin için temel taşlardan biri olacak.
IB Environmental Systems and Societies öğrencisiysen, muhtemelen IA taslağına bakıp şunu düşündün: “Research Question tamam, Methodology fena değil, Results çıktı, peki Evaluation kısmında tam olarak
IB Environmental Systems and Societies öğrencisiysen, food production systems başlığının ne kadar sık karşına çıktığını muhtemelen fark etmişsindir. Hem eski syllabus içinde hem de 2026
Ek olarak kullandığın her su damlasının, yediğin her öğünün ve bindiğin her aracın gezegen üzerinde bıraktığı bir “iz” olduğunu düşün; işte ecological footprint tam olarak
İklim krizi, enerji geçişi, su kıtlığı, gıda fiyatları, hızlı şehirleşme… Bütün bu başlıklar kulağa sadece çevre bilimi konusu gibi geliyor olabilir, fakat aslında hepsinin kalbinde
“Sera etkisi ile küresel ısınma aynı şey mi?”Kısa cevap: Hayır. Greenhouse effect (sera etkisi) doğal ve yaşam için gerekli bir ısınma sürecidir, global warming (küresel
IB Environmental Systems and Societies (ESS) okuyorsan, iklim değişikliği mutlaka karşına çıkıyor ve 2026 first assessment döneminde climate change mitigation daha da merkezde duracak. Bu