IB ESS’de Su Kalitesi Testi Ne Kadar Bilinmeli?
ESS okuyorsun, sınav yılı 2026 ve aklında şu soru dönüp duruyor: “Do I need to know how to test water quality in ESS?” Kısaca cevap:
IB Diploma’da IB Geography alan bir öğrenci ya da velisiysen, case study baskısını çok iyi biliyorsun. Özellikle Eylül 2025 itibarıyla halen geçerli olan syllabus ile, Paper 1 ve Paper 2’de net, güçlü ve kolay hatırlanan örnekler kullanmak Grade Boundary’nin üzerine çıkmanın en temiz yolu haline geldi.
IB, senden sadece teoriyi bilmeni beklemiyor; kavramları gerçek mekânlara, gerçek insanlara, gerçek süreçlere bağlamanı istiyor. Tam burada doğru seçilmiş, basit ama derinleştirilmiş case study’ler devreye giriyor. Aynı case study’leri hem Paper 2 essay sorularında hem de ileride Extended Essay veya Internal Assessment için temel olarak kullanabilmen, seni ciddi şekilde rahatlatıyor.
Bu yazıda, “en kolay öğrenilen, bol kaynaklı, sınav sorularına kolay bağlanan” fiziksel ve beşerî coğrafya case study’lerini toparlayıp, bunları sınavda nasıl kullanabileceğini net bir dille anlatacağız. Amaç, kafanı karıştırmak değil; eline, tekrar defterine birebir geçirebileceğin pratik bir liste vermek.
IB’de case study, ezberlenmesi gereken kuru bir “örnek” değil, kavramları hayata bağlayan bir köprü gibi çalışır. Soru kökünde “evaluate”, “examine” ya da “discuss” gördüğün anda, markscheme (resmi puanlama şeması) senden mutlaka gerçek bir yer, gerçek bir olay ve birkaç tutarlı istatistik bekler.
Sadece “coastal erosion artar” ya da “urbanisation sorun yaratır” demek, Level 3 civarında takılıp kalmana yol açar. Buna karşılık, Holderness Coast ya da Curitiba gibi somut bir case study ile “neden, nasıl, kime, ne zaman” sorularını yanıtlayabildiğinde, examiner için cevabın hem daha inandırıcı hem de puanlaması daha kolay hale gelir.
Paper 1 daha çok core ve optional themes üzerinden gider. “Geophysical hazards”, “freshwater”, “oceans and coastal margins” ya da “extreme environments” gibi başlıklarda, resource booklet içindeki harita ve grafiklere bakarsın. Burada tam bir essay yazmasan bile, özellikle 6–10 marklık structured questions içinde kısa case study atıfları cevabını güçlendirir.
Paper 2 ise çok daha essay odaklıdır. “Population change”, “urban environments”, “global climate change” gibi temalarda sana structured questions ve extended response tipinde sorular gelir. Bu sorularda gerçek case study kullanmak, yüksek Level band’lerine çıkmanın neredeyse zorunlu şartıdır. Examiner raporları, güçlü cevabın neredeyse her zaman “well-developed case study support” içerdiğini açık şekilde söylüyor.
Zor, karışık, 20 farklı rakam içeren bir case study, teori çalışırken havalı görünebilir ama stresli bir sınav salonunda hafızan o kadar cömert davranmaz. Kolay, net hikayeli case study’ler ise üç konuda avantaj sağlar: daha az ezber, daha hızlı hatırlama, daha temiz yazım.
Examiner raporlarında en çok övülen cevaplar, basit ama yerinde kullanılan istatistikler içerir. Örneğin “coastal erosion rate average 2 m/year” gibi tek bir sayı, üç satır yuvarlak laf söylemekten çok daha etkili olur. Sınırlı sayıda ama çok iyi bildiğin 6–8 case study ile girmek, 15 tane yarım yamalak örnek bilmekten çok daha gerçekçi bir Level 7 stratejisi oluşturur.
Bu bölümde, fiziksel süreçleri sade şekilde anlatabilen ve IB Geography sorularına doğrudan bağlanabilen case study’lere odaklanalım.
Holderness Coast, İngiltere’nin doğu kıyısında, Humber Estuary ile Flamborough Head arasında uzanan kısa ama “hızla yok olan” bir kıyı şeridi. Kıyıda yer alan soft boulder clay, dalga etkisiyle kolayca aşınıyor, coastal erosion oranı bazı bölümlerde yılda ortalama yaklaşık 2 metreyi buluyor. Longshore drift, malzemeyi güney yönünde taşıyor ve cliff retreat çok belirgin hale geliyor.
Bu vaka neden bu kadar kolay? Çünkü hikaye çok net: yumuşak kaya, güçlü dalgalar, hızlı erozyon ve kıyıyı korumaya çalışan bir yerel yönetim. Hard engineering (sea wall, groynes, rock armour gibi sert kıyı koruma yapıları) ve soft engineering (managed retreat, beach nourishment gibi daha “doğaya uyumlu” çözümler) arasındaki farkı çizmek için birebir.
Holderness, “coasts”, “coastal management” ve “risk and vulnerability” temalarında, hem Paper 1 structured questions hem de Paper 2 essay’lerinde güvenle kullanılabilir. Haritada yerini göstermek kolay, kaynak bulmak ve şema çizmek ise çok hızlıdır.
Boscastle, İngiltere’de Cornwall bölgesinde küçük bir kasaba. 2004 yazında kısa sürede yağan yoğun yağış, dar ve dik bir vadi içinde hızla toplanmış, doymuş zemin ve küçük drenaj havzası nedeniyle flash flood etkisi yaratmıştır. Nehir seviyesi dakikalar içinde yükselmiş, araçlar sürüklenmiş, evler su altında kalmıştır.
Bu case study’nin güzelliği, baştan sona “temiz” bir sebep zincirine sahip olmasıdır. Dar vadi, impermeable yüzeyler, extreme rainfall, saturated ground ve hızlı surface runoff gibi faktörleri sırayla yazdığında, çok sağlam bir cause kısmı elde edersin. Impact kısmında social (yaralanmalar, tahliyeler), economic (turizm kaybı, altyapı hasarı) ve environmental (nehir yatağında değişim, kirlilik) etkileri ayırmak son derece rahattır.
Response tarafında river management stratejilerini öne çıkarabilirsin: channel deepening, flood walls, flood warning systems ve improved drainage gibi önlemler, future risk reduction kavramıyla çok güzel bağ kurar. Boscastle, özellikle Paper 1’de freshwater veya hazards ile ilgili structured questions için pratik ve zamandan tasarruf sağlayan bir seçenektir.
Volcanic hazards için tek bir örnek yerine, biri high-income, diğeri lower-income iki yan yana örnek kullanmak, “hazard perception” ve “capacity to cope” kavramlarını muhteşem gösterir.
Eyjafjallajökull (Iceland, 2010) constructive plate boundary üzerinde bulunan, buzul altında yer alan bir yanardağ. Patlama sonucu ortaya çıkan ash cloud, özellikle Avrupa hava ulaşımını günlerce durdurmuş, primary impact olarak ash emission, secondary impact olarak ise air travel disruption ve ekonomik kayıplar yaşanmıştır. Iceland gibi high-income bir ülkede warning systems ve evacuation planning çok daha güçlü çalışmıştır.
Mount Merapi (Indonesia, 2010) ise subduction zone üzerinde yer alan, çevresinde yoğun nüfus barındıran bir volcano. Burada primary impacts olarak pyroclastic flows, lava flows ve ash fall, secondary impacts olarak long-term displacement, livelihoods kaybı ve sağlık sorunları öne çıkar. Local population vulnerability çok daha yüksektir, capacity to cope ise sınırlıdır.
Merapi çevresindeki risk algısını ve yerel toplumun volkanı nasıl gördüğünü anlamak isteyenler için Yale Üniversitesi’nin çalışmasına göz atmak faydalı olur; Perception of volcanic eruption as agent of change on Merapi volcano başlıklı yayın, “hazard perception” kavramını IB seviyesi için bile oldukça anlaşılır bir çerçeveye oturtuyor.
Bu iki olayı beraber kullanarak, Paper 2 essay sorularında “vulnerability”, “resilience”, “short term vs long term responses” ve “differences between HIC and LIC” gibi temaları net bir şekilde tartışabilirsin.
Kiribati, Pasifik Okyanusu’nda, çok düşük rakımlı adalardan oluşan bir ada devleti. Global sea level rise, thermal expansion ve melting ice sheets gibi süreçler nedeniyle, ülkenin uzun vadede büyük kısmının su altında kalma riski var. Bazı adalarda tuzlu su intrusion, tarım ve içme suyu için ciddi bir tehdit haline geldi.
Bu vaka çok güçlü çünkü hikaye son derece açık: küçük bir ada ülkesi, küresel emisyonların çok azını üretmesine rağmen, climate change nedeniyle varoluşsal bir riskle karşı karşıya. Adaptation strategies kısmında relocation plans, sea walls, rainwater harvesting ve mangrove planting örneklerini rahatlıkla kullanabilirsin. Bu da climate justice, environmental refugees ve forced migration tartışmalarına doğal bir geçiş sağlar.
Kiribati, hem Paper 2’deki global climate change sorularında hem de migration veya human rights tartışmalarına dokunan essay’lerde yüksek puan getiren bir örnektir.
Extreme environments option’ını alan öğrenciler için Sahara Desert ve Antarctic çifti, akılda kalıcılık açısından harika çalışır.
Sahara, hot and arid environment için tipik bir örnektir. Yüksek temperature extremes, çok düşük ve unreliable precipitation, water stress ve toprak azlığı, human habitation için ciddi bir challenge yaratır. İnsan faaliyetleri tarafında limited agriculture, nomadic pastoralism, bazı mining aktiviteleri ve sınırlı tourism öne çıkar. Sustainable management için water conservation, drought-resistant crops ve controlled grazing gibi basit örnekler yeterlidir.
Antarctic ise cold and high-latitude, uzak ve fragile bir environment örneği sunar. Extremely low temperatures, strong winds ve isolation, insan yerleşimini büyük ölçüde research stations ile sınırlar. Tourism, fishing ve potansiyel resource exploitation konuları, “environmental protection vs economic interest” ikilemini göstermek için çok uygundur. International agreements ve Antarctica Treaty, global governance kavramıyla da bağlantı kurar.
Bu ikili, haritada gösterilmesi kolay, herkesin bildiği yerler olduğu için, extreme environments option’ında gereksiz ezberi büyük ölçüde azaltır.
Human geography case study’leri, günlük hayatla bağlantı kurmayı kolaylaştırdığı için, çoğu öğrenci için daha hızlı içselleşir. Aşağıdaki üç örnek, Paper 2 için adeta “cep kartı” gibi kullanılabilir.
Kerala, Hindistan’ın güneybatısında yer alan bir eyalet. Ülkenin geri kalanına göre daha düşük fertility rate, yüksek literacy rate ve güçlü primary healthcare ağı ile successful population policy örneği olarak anlatılır. Total fertility rate’in replacement level civarına düşmesi, infant mortality’nin düşük olması ve kadınların education seviyesinin yüksekliği, case study’yi çok açıklayıcı hale getirir.
Kerala’yı anlatırken aşırı sayıya boğmaya gerek yok. Üç veya dört kritik istatistik, clear strategies ile birlikte yeterlidir: free access to family planning, widespread education for women, maternal health hizmetlerine erişim ve local level governance gibi adımlar, anti-natalist policy yaklaşımını gösterir. Pro-natalist policy ile kontrast yapmak için, kısa bir karşılaştırma cümlesi bile yeterli olur.
Bu case study, population change, demographic transition model, gender equality ve human development temalarında çok iş görür. Hem kısa structured questions hem de 10 marklık essay sorularında rahatlıkla kullanılabilir.
Mexico’dan USA’ye doğru gerçekleşen migration akışı, hem tarihsel hem güncel açıdan herkesin az çok bildiği bir hikayedir. Bu yüzden sınavda hatırlaması da oldukça kolaydır.
Push factors tarafında unemployment, low wages, limited access to services ve bazı bölgelerde gun violence ve crime gibi etkenler öne çıkar. Pull factors kısmında higher wages, better job opportunities, higher standard of living ve perceived safety gibi unsurlar kullanılır. Bu ayrımı net yazdığında, exam cevabın çok daha düzenli görünür.
Impacts on origin bölümünde remittances (yurt dışından gönderilen para), brain drain, gender imbalance gibi başlıklar işlenebilir. Impacts on destination kısmında ise labour supply, cultural diversity, pressure on public services ve political debates ön plana çıkar. Ayrıca forced vs voluntary migration ayrımını, sınırda yaşanan human rights tartışmalarıyla bağlayabilirsin.
Bu örnek, migration, globalisation, border policy ve demographic change sorularında defalarca işe yarayan, esnek bir case study’dir.
Curitiba, sustainable city anlatmak için belgesel tadında, çok sevilen bir IB klasiğidir. Şehir, Bus Rapid Transit (BRT) sistemiyle tanınır; ayrılmış bus lanes, hızlı ve ucuz toplu taşıma, düşük car dependency sağlar. Green spaces, park sistemleri ve flood-prone alanların yeşil alana dönüştürülmesi, hem quality of life hem de flood risk reduction açısından güçlü bir örnek sunar.
Recycling programs ve low-cost housing projeleri, social inclusion ve environmental sustainability kavramlarını bir araya getirir. Çok karmaşık rakamlara gerek yok; public transport kullanım oranı, kişi başı green space miktarı ve recycling participation rate gibi birkaç sade sayı, essay’ini yeterince akademik gösterir.
Curitiba, urbanisation, sustainable development, liveability ve urban planning temalarında Paper 2 essay’lerinde parlayan bir örnektir. Özellikle bir başka şehirle (örneğin Lagos veya Mumbai) kontrast kurduğunda, cevabın seviyesi bariz şekilde yükselir.
Elindeki her case study notunu eşit derecede ezberlemene gerek yok. Bazıları sınav dostu, bazıları ise sadece “dersi zenginleştiren ek örnek” olarak kalabilir.
İyi ve kolay bir case study’nin üç ortak noktası vardır:
Sadece YouTube videosuna dayanmak yerine, üniversite coğrafya bölümlerinin açık materyallerine ve akademik özetlere de göz atmak, kavramları daha sağlam oturtur.
Her okulun option seçimi, vurgu yaptığı case study seti ve assessment tarzı farklıdır. Öğretmeninin anlattığı case study’leri tamamen bırakmak yerine, içlerinden hikayesi en net olanları seçip derinleştirmek çok daha mantıklı olur.
Sınavda tekrar tekrar kullanacağını bildiğin 1–2 ana case study için, mutlaka kendi özetini üret. Örneğin bir sayfalık cause–impact–response mind map ya da tek sayfalık “IB exam sheet” hazırlamak, son haftalarda büyük zaman kazandırır. Bu sayfaya, haritada basit bir konum çizimi ve üç kilit istatistik eklediğinde, beynin o case study’yi çok daha kolay geri çağırır.
Extended Essay ve Internal Assessment, normal sınav cevabından daha derin veri ve bazen de fieldwork gerektirir. Yine de, anlatması ve yazması kolay, veri erişimi güçlü case study seçmek burada da işini kolaylaştırır.
Yerel bir şehirde urbanisation ve traffic congestion incelemek, yakın bir kıyı alanında coastal management politikalarını gözlemlemek ya da ulaşılabilir bir nehir üzerinde water quality ölçümleri yapmak, hem lojistik olarak yapılabilir hem de IB criteria ile uyumludur. Üniversite kütüphanelerinin açık erişimli veri tabanları, özellikle .edu uzantılı siteler, araştırmana akademik güvenilirlik kazandırır ve kaynakça kısmında sana güç katar.
IB Geography seni korkutan bir ders olmak zorunda değil. Fiziki coğrafya için 3–4 sağlam örnek (örneğin Holderness, Boscastle, Eyjafjallajökull + Merapi, Kiribati) ve insan coğrafyası için 3–4 güçlü case study (Kerala, Mexico–USA migration, Curitiba gibi) seçip bunları derinlemesine öğrenmek, yüzeysel şekilde 15 örnek ezberlemeye çalışmaktan çok daha mantıklı.
Kendi **“IB Geography case study bankası”**nı oluştur; her case study için bir sayfalık özet hazırla, bu sayfaları haftalık tekrar planına yerleştir. Bunu yaptığında, hem Paper 2 essay’lerinde hem de gerektiğinde Paper 1 sorularında örnek vermek çok daha doğal hale gelir.
Doğru seçilmiş ve iyi sindirilmiş case study seti, sınav kaygısını ciddi ölçüde azaltır, Grade Boundary’nin üzerinde kalma şansını artırır ve IB sürecini daha yönetilebilir bir maratona dönüştürür. Şimdi bir sayfa aç, ilk case study’ni seç ve kendi kısa hikayeni yazmaya başla.
ESS okuyorsun, sınav yılı 2026 ve aklında şu soru dönüp duruyor: “Do I need to know how to test water quality in ESS?” Kısaca cevap:
IB Environmental Systems and Societies (ESS) 2026 First Assessment için çalışıyorsan, farming systems konusu seni kesinlikle sınavda bekliyor ve bu konu, systems thinking ve sustainability
Küresel ölçekte kuraklık, seller ve kirlenmiş nehirler konuşulurken, IB Environmental Systems and Societies dersinde Global Water Crisis kavramı artık merkeze yerleşmiş durumda. 2026 First Assessment
Bir IB Environmental Systems and Societies (ESS) öğrencisi olarak, yeni 2026 first assessment müfredatında biodiversity kelimesini çok sık göreceksin. Özellikle Topic 3: Biodiversity and Conservation,
IB Environmental Systems and Societies okuyorsan, carrying capacity kavramı muhtemelen her ünitede karşına çıkıyordur ve bu hiç tesadüf değil, çünkü sürdürülebilirlik tartışmalarının neredeyse tamamı “bu
IB Environmental Systems and Societies (ESS) dersi alan herkes, 2026 first assessment ile birlikte soil degradation konusunun ne kadar merkezi hale geldiğini fark ediyor. Toprağın
IB Environmental Systems and Societies (ESS) dersinde “Ecology” ünitesine girdiğinde, karşına tekrar tekrar aynı iki kavram çıkıyor: energy flow (enerji akışı) ve food web (besin
ESS HL seçtiysen ve 2026 first assessment grubundaysan, muhtemelen kafanda aynı soru dönüp duruyor: International environmental law lensini gerçekten bilmek zorunda mıyım, yoksa bu daha
IB Environmental Systems and Societies öğrencisiysen, Internal Assessment yazarken en çok gerilim yaratan bölümler genelde Conclusion ve evaluation kısmı olur, çünkü burada research question’a gerçekten
Bir ormandan geçen yeni bir yolun, sadece birkaç ağacı değil, koca bir ecosystemi (ekosistem, canlılar ve yaşam ortamlarının oluşturduğu sistem) değiştirdiğini hayal et. IB Environmental