IB ESS’te Succession Nedir ve Nasıl Test Edilir?
Yıllar önce yanmış, simsiyah bir ormanı hayal et. Ağaçlar yok olmuş, yer yer kül ve çıplak toprak görünüyor. Sonra yıllar geçiyor; önce minik otlar çıkıyor,
Sınıfta “What is sustainability?” sorusu sorulduğunda, çoğu IB ESS öğrencisi genel bir fikir taşıyor gibi hisseder, fakat cümleyi tam ve sınavda tam puan getirecek şekilde kurmak pek kolay gelmez. Aslında sürdürülebilirlik (sustainability) kavramı çok sık duyduğun bir kelime olsa da, IB Environmental Systems and Societies içinde bu kelimenin oldukça net, sınırları çizilmiş bir anlamı var.
Bu yazıda, IB ESS syllabus’ında geçen sürdürülebilirlik tanımını sade bir dille açacağız, üç temel sütunu (environmental, social, economic) oturtacağız, ardından da “carrying capacity”, “natural capital”, “ecological footprint” ve “SDGs” gibi sınav sorularında sık çıkan kavramlarla bağlantı kuracağız.
Aynı zamanda, bu kavramı Extended Essay, Internal Assessment ve gerçek hayattaki kararlarınla ilişkilendirerek, sadece teorik bilgi değil, pratik bir düşünme çerçevesi kurmana yardım etmeye çalışacağız. Sürdürülebilirlik eğitimini inceleyen Macalester College’deki bir çalışma da öğrencilerin kavramı hem sınıfta hem sahada kullanabildiğinde öğrenmenin çok daha kalıcı olduğunu gösteriyor, bu yüzden bu yazıyı da tam o amaçla kurgulayabilirsin.
IB ESS’e göre sustainability genel bir “doğa dostu olmak” hissi değildir, şu net sınav cümlesiyle açıklanır ve bu cümleye çok yakın bir ifade kullanman beklenir.
IB ESS’in sevdiği ve exam markscheme içinde sık gördüğümüz tanım kalıbı şudur:
“Sustainability is meeting the needs of the present without compromising the ability of future generations to meet their own needs.”
Bu cümlede özellikle üç ifade çok önemlidir, çünkü markscheme içinde doğrudan aranır: present, future generations ve without compromising.
Sınavda tanım sorusu geldiğinde, bu üç kelimenin benzer anlamlarla mutlaka cevapta yer alması Grade Boundary açısından belirleyici olur, çünkü kısmi ama belirsiz cevaplar genellikle orta bandda kalırken, bu anahtar kelimelerle verilen net tanımlar yüksek band puanına çıkar.
Basit bir günlük örnek üzerinden düşünebilirsin: Bir şehirde yeraltı suyu kullanımı, bugünkü insanların içme suyu ihtiyacını karşılayabilir, fakat bu suyu çok hızlı ve kontrolsüz çekersen, aquifer zamanla boşalır ve gelecek nesiller için su kalmaz, bu durumda present needs karşılanmış gibi görünür, ancak future generations için ability to meet their own needs zayıflamış olur ve sistem artık sustainable değildir.
IB ESS’te sustainability tek boyutlu bir “environmental” konu değildir, üç sütunu birlikte düşünmen beklenir: environmental sustainability (çevresel sürdürülebilirlik), social sustainability (sosyal sürdürülebilirlik) ve economic sustainability (ekonomik sürdürülebilirlik).
IB ESS cevaplarında bu üç sütunu birlikte anman önemli olur, çünkü sorular genellikle “environmental, social and economic impacts” veya “trade-offs between the three pillars” gibi ifadelere sahiptir ve tek boyutlu cevaplar puan kaybettirir.
Environmental Systems and Societies dersi, sustainability kavramını tek bir proje ya da tek bir politika gibi görmez, bunu bir socio-ecological system (sosyo-ekolojik sistem) özelliği olarak ele alır. Bir sistemde inputs (girdiler), outputs (çıktılar), flows (akışlar) ve feedbacks (geri beslemeler) bulunur ve sürdürülebilirlik bu akışların zaman içinde dengede kalması ile ilişkilidir.
Örneğin bir şehir su sistemi düşün: yağış ve nehirler input, içme suyu kullanımı ve atık su output, arıtma tesisleri ise flow içindeki önemli bir aşama olur, eğer tüketim artar ama yeniden dolum azalırsa, negative feedback mekanizmaları (fiyat artışı, su kısıtlamaları gibi) devreye girer ya da sistem çöküşe gider. IB ESS, işte bu sistem bakışını kullanmanı ister ve sustainability kelimesi geçtiğinde çoğu zaman arka planda böyle bir socio-ecological system varsayar; benzer bir yaklaşım, çevre programları içinde anlatılan Environmental Studies and Sustainability programlarında da karşımıza çıkar.
Sürdürülebilirlik soyut bir fikir gibi görünse de, IB ESS syllabus bu kavramı ölçmek için bazı indicators (göstergeler) ve modeller kullanmanı bekler. Bu göstergeler, “Bu sistem gerçekten sustainable mı, yoksa sadece politika metninde mi öyle yazıyor?” sorusuna daha objektif yanıt vermene yardım eder.
Üç temel kavram, sustainability sorularında çok sık kullanılır ve Paper 2’deki uzun cevaplarda genellikle markscheme’de aranır.
Carrying capacity (taşıma kapasitesi), bir çevrenin uzun vadede destekleyebileceği maksimum birey sayısıdır, bu sayı kaynakların yenilenme hızına ve tüketim hızına bağlıdır.
Örnek: Küçük bir göl, belirli miktarda balık popülasyonunu taşıyabilir, fakat aşırı avcılık yapılırsa carrying capacity aşılır ve popülasyon çökebilir.
Exam ipucu: Bir nüfus grafiği veya kaynak kullanımı sorusunda, “If the population exceeds the carrying capacity, resources become depleted and the system becomes unsustainable” gibi bir cümle kurman puan kazandırır.
Natural capital (doğal sermaye), insanların değerli bulduğu ve kullanabildiği doğal kaynakların tümünü ifade eder, buna forests, freshwater, soil, fisheries gibi örnekler girer. Western Michigan University’nin kampüs çalışması da kampüs düzeyinde doğal sermayenin nasıl ölçülüp raporlandığını tartışır.
Örnek: Bir orman, timber (odun), temiz hava, karbon depolama ve rekreasyon gibi birçok ecosystem service sağlar, bu yüzden önemli bir natural capital parçasıdır.
Exam ipucu: “Degradation of natural capital such as forests reduces the long-term sustainability of the socio-ecological system” gibi cümleler, özellikle değerlendirme (evaluate) komutlarında işine yarar.
Ecological footprint (ekolojik ayak izi), bir bireyin, şehrin ya da ülkenin tüketimini karşılamak için gereken biyolojik üretken alan miktarını gösteren bir ölçüdür, genellikle global hectares cinsinden verilir.
Örnek: Yüksek et tüketen, çok uçakla seyahat eden ve büyük evde yaşayan bir kişinin ecological footprint değeri, toplu taşımayı kullanan ve bitki ağırlıklı beslenen bir kişiden çok daha yüksek olur.
Exam ipucu: Ülke karşılaştırmalı bir soru geldiğinde, “Countries with a large ecological footprint per capita place more pressure on global biocapacity and reduce global sustainability” tarzı bir cümle, yüksek band cevaplarda sık kullanılır.
IB ESS, sustainability kavramını sadece yerel sistemlerle sınırlamaz, aynı zamanda küresel ölçekli modellerle ilişkilendirmeni bekler.
United Nations Sustainable Development Goals (SDGs), 17 hedef altında sosyal, çevresel ve ekonomik alanları birleştirir ve 2030’a kadar küresel bir yol haritası çizer. Örneğin SDG 13: Climate action, ülkelerin greenhouse gas emissions azaltmasını ve climate change uyum politikalarını güçlendirmesini ister, bu da sustainability kavramını hem mitigation hem adaptation boyutunda somutlaştırır.
Planetary boundaries (gezegensel sınırlar) modeli, insan faaliyetlerinin Dünya sisteminde hangi eşikleri zorladığını gösterir, climate change, biodiversity loss, biogeochemical flows gibi sınırlar bu modele dahildir. Bu kavram, “If planetary boundaries are exceeded, global sustainability is threatened” gibi cümleler kurman için güçlü bir dayanak sağlar.
Circular economy (döngüsel ekonomi) ise, linear economy modelindeki “take, make, dispose” akışına karşı bir yaklaşım sunar ve reduce, reuse, recycle gibi stratejilerle materyal döngülerini kapatmayı hedefler. Circular economy mantığında, atık aslında başka bir sürecin input’u olur ve natural capital üzerindeki baskı azalır.
Bu global çerçeveler, food energy water ilişkisini inceleyen University of Nebraska çalışması gibi araştırmalarda da kullanılır ve IB ESS öğrencisine “sustainability is multi-scale” fikrini hatırlatır; yani hem yerel şehir sistemini hem de gezegensel ölçeği aynı kavramsal şemsiye altında düşünebilirsin.
Teori kısmı önemli olsa da, IB ESS’te asıl farkı yaratan şey, sustainability içeren soruları yapılandırılmış ve net bir şekilde cevaplayabilmektir. Paper 1’de daha çok data based questions içinde, Paper 2’de ise uzun cevaplı essay türü sorularda bu kavramla karşılaşırsın.
Tipik bir 6–8 puanlık sustainability sorusu şöyle görünebilir:
“Discuss how sustainable the agricultural system shown in Figure X is.”
Bu tür bir soruyu cevaplarken kullanabileceğin basit bir iskelet oluşturmak işini çok kolaylaştırır:
Bu iskeleti farklı konulara uyarlayarak kullandığında, cevapların çok daha düzenli görünür ve examiner, sustainability kavramını hem tanım hem uygulama düzeyinde anladığını hızlıca fark eder.
Extended Essay ve Internal Assessment için sustainability kavramı çok kullanışlı bir çerçeve sunar, çünkü hem research question yazarken hem de data analizinde net bir odak sağlar.
Research question içinde sustainability kelimesini kullanırken, mümkün olduğunca ölçülebilir bir bağlama oturtmaya çalışmalısın, örneğin:
Bu tür sorularda, önceden belirlenmiş indicators kullanmak işini kolaylaştırır, ecological footprint, per capita water use, energy mix içindeki renewable share gibi veriler, hem veri toplarken hem de analiz kısmında yapı sağlar. Sürdürülebilirlik metrikleri üzerine hazırlanan Columbia University Earth Institute raporu, farklı türde sustainability metrics kullanımının karar vericiler için nasıl anlamlı hale geldiğini anlatır ve senin de EE veya IA içinde hangi göstergeleri seçeceğin konusunda ilham verebilir.
Data toplarken, zaman boyutunu mümkün oldukça dahil etmek faydalı olur, çünkü sustainability esasen uzun vadeli trendlerle ilişkilidir, bu nedenle 1 yıllık veri yerine 5 yıllık trend kullanmak, argümanını çok daha güçlü hale getirir. Discussion bölümünde ise, sonuçlarını üç sütun üzerinden değerlendirmek, yani environmental, social ve economic etkileri ayrı ayrı ele almak, hem IB kriterlerini karşılar hem de çalışmanın akademik görünümünü güçlendirir.
Sustainability sadece exam answer içinde kullanılan bir kelime olduğunda, zamanla anlamını kaybeden bir slogana dönüşebilir, oysa IB ESS’in asıl amacı, bu düşünme biçimini günlük kararlarına yansıtabilmeni sağlamaktır. Şehirlerin sürdürülebilirlik göstergelerini inceleyen Portland State University çalışması, bireysel davranışların ve yerel politikaların birlikte değerlendirildiği durumlarda, hem çevresel hem sosyal sonuçların daha iyi okunduğunu gösterir.
Günlük hayatındaki birçok küçük karar, aslında sustainability ile doğrudan bağlantılıdır ve sen fark etmesen de ecological footprint üzerinde etkili olur. Evde kullandığın elektrik miktarı, cihazları “standby” yerine tamamen kapatıp kapatmadığın, suyu diş fırçalarken açık bırakıp bırakmadığın, hepsi environmental sustainability açısından anlam taşır.
Gıda seçimlerin de önemli olur, çünkü et ağırlıklı ve yüksek işlenmiş ürünlerden oluşan bir diyet, hem greenhouse gas emissions hem de land use açısından daha yüksek bir ecological footprint yaratır, buna karşılık yerel ve mevsimlik ürünleri tercih etmek, aynı kalori için daha düşük çevresel baskı oluşturur. Ulaşım tercihlerinde ise, yürümek veya bisiklet kullanmak, sadece CO₂ emisyonunu azaltmakla kalmaz, sağlık üzerinde pozitif social sustainability etkileri de yaratır, toplu taşıma kullanmak da benzer şekilde hem çevresel hem ekonomik açıdan daha dengeli bir seçim olur.
Bu kararları “mükemmel olmak zorundayım” baskısıyla değil, “her küçük adım sistemdeki flows ve feedbacks üzerinde etki yaratır” bilinciyle düşünmek, seni suçluluk duygusuna değil, güçlenmiş bir birey hissine yaklaştırır.
Bireysel seçimlerin yanında, sustainability üzerinde büyük etkisi olan bir diğer alan da yerel ve ulusal politikalardır. Şehir planlama kararlarında green spaces ayrılması, cycling lanes yapılması, public transport ağının genişletilmesi, hem environmental hem social sustainability sonuçları doğurur, atık yönetimi politikalarında recycling ve composting sistemlerinin kurulması, circular economy yaklaşımını yerel düzeyde somut hale getirir.
Yenilenebilir enerji projeleri, örneğin rooftop solar programları veya community wind farms, local economic sustainability üzerindeki etkileriyle de önem taşır, çünkü hem yeni iş alanları yaratır hem de uzun vadede enerji maliyetlerini istikrara kavuşturabilir. Üniversitelerin kendi kampüs politikaları üzerinden geliştirdikleri sustainability planları, bu konuda güzel örnekler sunar; farklı üniversitelerin politika ve göstergelerini incelemek için, çevre ve sürdürülebilirlik sayfalarına sahip kurumlara, örneğin University of Michigan’ın kültürel sürdürülebilirlik göstergeleri programına göz atabilirsin.
Bu tür örnekler, IB ESS’te öğrendiğin kavramların sadece teorik olmadığını, gerçek şehirlerde, gerçek insanlar tarafından kullanılan araçlar olduğunu fark etmene yardım eder.
Bu yazıyı bitirirken, kafanda sustainability kavramını hem sınav hem de gerçek hayat için sade ama güçlü bir çerçeveye oturtmak önemli olur. Kısaca hatırlayalım: sürdürülebilirlik, present needs ile future generations arasındaki dengeyi, without compromising ilkesine göre kurmaya çalışan bir sistem özelliğidir ve IB ESS bu özelliği üç sütun ve çeşitli göstergeler üzerinden analiz etmeni bekler.
Mutlaka ezberinde tutman iyi olacak kısa listeyi şu şekilde düşünebilirsin:
Extended Essay ve Internal Assessment için sustainability, research question yazarken sana net bir odak sağlar, gerçek hayatta ise günlük enerji, su, gıda ve ulaşım kararlarını daha bilinçli vermene yardımcı olur. Bu çerçeveyi ne kadar çok pratik yaparsan, sınavda “What is sustainability?” sorusuna vereceğin cevap o kadar doğal ve kendinden emin gelecektir.
Yıllar önce yanmış, simsiyah bir ormanı hayal et. Ağaçlar yok olmuş, yer yer kül ve çıplak toprak görünüyor. Sonra yıllar geçiyor; önce minik otlar çıkıyor,
Gezegenin her köşesinde habitatlar küçülüyor, türler kayboluyor ve iklim krizi yaşam alanlarını hızla değiştiriyor. Böyle bir ortamda biodiversity conservation artık sadece bilim insanlarının konusu değil,
Sabah okula giderken gri, sisli bir şehrin içinde yürüdüğünü düşün; maske takan insanlar, sürekli öksüren çocuklar, artan astım spreyleri. Bunlar artık uzak haber başlıkları değil,
IB Environmental Systems and Societies içindeysen, ister öğrenci, ister öğretmen, ister veli ol, renewable resources ve non-renewable resources konusu senin için temel taşlardan biri olacak.
IB Environmental Systems and Societies öğrencisiysen, muhtemelen IA taslağına bakıp şunu düşündün: “Research Question tamam, Methodology fena değil, Results çıktı, peki Evaluation kısmında tam olarak
IB Environmental Systems and Societies öğrencisiysen, food production systems başlığının ne kadar sık karşına çıktığını muhtemelen fark etmişsindir. Hem eski syllabus içinde hem de 2026
Ek olarak kullandığın her su damlasının, yediğin her öğünün ve bindiğin her aracın gezegen üzerinde bıraktığı bir “iz” olduğunu düşün; işte ecological footprint tam olarak
İklim krizi, enerji geçişi, su kıtlığı, gıda fiyatları, hızlı şehirleşme… Bütün bu başlıklar kulağa sadece çevre bilimi konusu gibi geliyor olabilir, fakat aslında hepsinin kalbinde
“Sera etkisi ile küresel ısınma aynı şey mi?”Kısa cevap: Hayır. Greenhouse effect (sera etkisi) doğal ve yaşam için gerekli bir ısınma sürecidir, global warming (küresel
IB Environmental Systems and Societies (ESS) okuyorsan, iklim değişikliği mutlaka karşına çıkıyor ve 2026 first assessment döneminde climate change mitigation daha da merkezde duracak. Bu